|
Maliyetler İle Finansman Giderleri İlişkisi
Yatırımların Finansmanında Kullanılan Kredilerin Finansman Giderleri
Maliyetlerde finansman giderleri
İşletmelerin yatırımları için kullandıkları yatırım kredilerinin
faizleri ile yurt dışından döviz kredisi kullanarak satın aldıkları
yatırım malları için oluşan kur farklarının iktisadi kıymetin maliyetine
mi eklenmesi gerektiği yoksa doğrudan gider mi yazılacağı önem arz
etmektedir.
Bu konuda 163 ve 334 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri’nde
yeterli açıklamalar bulunmaktadır.
163 ve 334 no.lu VUK tebliğlerine göre ;
Yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili faizlerin
kuruluş dönemine ait olanlarının yatırım maliyetine eklenmesi, işletme
dönemine ait olanların ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider
yazılması ya da maliyete intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Yurt dışından döviz kredisi kullanılarak sabit kıymet ithal edilmesi
durumunda, ithalat sırasında veya döviz kredisi taksitlerinin
değerlemesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının sabit kıymetin
iktisap edildiği dönemin sonuna kadar olanları maliyete eklenmesi
gerekiyor.
İktisap edildiği dönemden sonraki dönemlerde ortaya çıkan kur
farklarının ait olduğu yıllarda maliyete eklenmesi ya da doğrudan gider
yazılması bir seçimlik hak olmaktadır.
Kur farkının lehe olması halinde de, yine aktifleştirme döneminin sonuna
kadar olan lehteki kur farkları yatırımın maliyetiyle
ilişkilendirilmesi gerekiyor.
Aktifleştirme dönemi sonrası dönemde ise lehteki kur farklarının kambiyo
geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmesi gerekmekte.
Daha sonraki dönemlerde bu seçimlik haktan hangisi kullanılmışsa o
yöntem ile işlem yapılmalıdır.
Emtia İle İlgili Kur Farkları ve Faizler
Emtia maliyetinde finansman giderleri
İşletme faaliyetleri için kullanılan krediler için ödenen faiz, komisyon
giderleri ve yurt dışından satın alınan emtiaya bağlı olarak çıkan kur
farkları dönem sonlarında stok maliyetiyle ilişkilendirilmeli mi yoksa
gider mi yazılmalı bu konu 238 no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde
cevabını bulmakta.
Buraya 238 no.lu tebliğin ”B–DÖNEM SONU STOKLARININ DEĞERLEMESİ İLE
İLGİLİ HUSUSLAR” başlıklı bölümünden iki paragrafı almak istiyorum;
“…………………. Bu itibarla, emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği
tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi
zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya
çıkacak kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider
yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi mümkün bulunmaktadır.
İşletmelerin finansman temini maksadıyla bankalardan veya benzeri kredi
müesseselerinden aldıkları krediler için ödedikleri faiz ve komisyon
giderlerinden dönem sonu stoklarına pay vermeleri zorunlu
bulunmamaktadır. Buna göre mükellefler söz konusu ödemelerini doğrudan
gider olarak kaydedebilecekleri gibi, diledikleri takdirde stokta
bulunan emtiaya isabet eden kısmı maliyete dahil edebileceklerdir.“
Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) Açısından Finansman Giderleri
İşletmelerin borçlandıkları finansal kaynaklarla ilgili giderlerin
muhasebeleştirilmesi TMS 23‘de gösterilmektedir.
Bu giderlerin neler olduğu sorusuna şu cevap verilebilir, borçlanmalarla
ilgili olarak işletmenin katlandığı faiz, komisyon, kur farkları ve
diğer giderler, aşağıda standartta verilen genel bir tarifi var.
23 numaralı Türkiye Muhasebe Standardı‘nın başlığı ” Borçlanma
Maliyetleri“, bu standardın amacının borçlanma maliyetlerinin
muhasebeleştirilmesinde esasları belirlemek olduğunu söyleyebiliriz.
Standartta borçlanma maliyeti şöyle tarif ediliyor ;
”Borçlanma maliyetleri: Bir işletme tarafından yapılan borçlanmalarla
ilgili olarak katlanılan faiz ve diğer giderlerdir.”
Standartta özellikli varlıkların elde edilmesi, inşaası veya üretimi ile
doğrudan ilişkilendirilen borçlanma maliyetlerinin bu varlığın
maliyetine alınacağı, diğer borçlanma maliyetlerinin ise gider olarak
muhasebeleştirileceği temel ilke olarak gösterilmekte.
Peki özellikli varlık nedir? Standarttaki tarifi şöyle ;
”Özellikli varlıklar: Amaçlanan kullanıma veya satışa hazır duruma
getirilebilmesi zorunlu olarak uzun bir süreyi gerektiren varlıklardır.”
Yine standardın 7 nci paragrafında koşullara bağlı olarak özellikli
varlık olabilecek varlıklar sayılmakta, bunlar ;
(a) Stoklar,
(b) İmalat tesisleri,
(c) Enerji üretim tesisleri,
(d) Maddi olmayan duran varlıklar,
(e) Yatırım amaçlı gayrimenkuller.
Özellikli varlık olamayacaklar 7 nci paragfta şöyle açıklanıyor ;
”Finansal varlıklar ve kısa süre içerisinde üretilen veya imal edilen
stoklar özellikli varlık değildir. Elde edildiklerinde amaçlanan
kullanıma veya satışa hazır hale gelen varlıklar da, özellikli varlık
değildir.”
23 no.lu TMS’ye göre özellikli varlığın elde edilmesi, inşaası veya
üretimi ile doğrudan ilişkilendirilmesi mümkün olan borçlanma
maliyetlerinin o varlığın maliyetine dahil edilmesi gerekiyor.
Burada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum standardın 10 ncu paragrafı;
doğrudan ilişkilendirilebilen borçlanma maliyetlerinin, özellikli
varlıkla ilişkili harcamaların hiç yapılmamış olması durumunda ortaya
çıkmayacak borçlanma maliyetleri olduğunu söylüyor.
Ancak 11 nci paragrafta, bu ilişkiyi kurmanın bazı durumlarda zor
olabileceğinden de söz edilerek yorum yapılmasının gerekeceği
belirtiliyor.
Standardın 20 ve 21 no.lu paragraflarına göre, bir özellikli varlığın
aktifleştirme işlemine uzun süreli ara verilmesi durumunda bu dönemlere
isabet eden borçlanma maliyetleri aktifleştirilmez.
Ancak önemli teknik ve idari çalışmalara devam edilmesi halinde bu
döneme ait borçlanma maliyetleri aktifleştirilir.
Genel bir ifadeyle özellikli varlığın, kullanıma hazır veya satışa hazır
hale getirilmesi için tüm işlemler tamamlandığında borçlanma
maliyetlerinin aktifleştirilmesi de sona erer.
Borçlanma maliyetlerinin aktifleştirme konusunu 23 numaralı TMS’de
detaylı olarak inceleyebilirsiniz.
|
|